Madison County
Korku Film Arşivi
Korku Sinema
07 Mayıs 2012
3 Adet Yorum
3
Yönetmen: Eric England
Senaryo: Eric England
Imdb Puanı: 4.5/10
Yapım: 2011, ABD, 81 Dakika
Oyuncular: Colley Bailey, Matt Mercer, Ace Marrero, Joanna Sotomura, Natalie Scheetz, Nick Principe
2011 Korku Oscarları sırasında izlediğim “The Trick or Treater” adlı kısa filmini belli bir yere kadar umut verici bulduğum Eric England’ın hemen akabinde yazıp yönettiği bu ilk filmi hakkında internette “bildik öykü, değişik anlatım” şeklinde eleştirilere rastlamıştım. Afişi de eski moda korku filmlerine atıf yapar tarzda olduğu için bir şans vereyim dedim; bazen bu filmler iyi çıkar zira. Ama nerdeeee…
James adlı genç, “Devil in the Woods” adlı kitabın yazarı David Randall’la röportaj yapmaya karar verir. Kitap, 33 veya daha fazla kişiyi öldürdüğü halde gün ışığına çıkmamış, Amerika’nın en gizli seri katili “Damien Ewell” hakkındadır ve yazar James’i, tüm olayların zuhur bulduğu Madison County’e davet etmiştir. James fotoğrafları çekmesi için arkadaşı Will’i yanına alır. Kendilerine Will’in gizli manitası Brooke, Brooke’un kız arkadaşı Jenna ve Brooke’u Will’den kıskanan ağabeyi Kyle da eşlik eder. Beş arkadaş uzun bir yolculuktan sonra ilgili bölgeye ulaşırlar fakat bölge sakinlerine göre David Randall orada değildir ve Damien diye birisi ise hiç olmamıştır. Film, kasabalıların garip tavırlarından işkillenip olayı deşmeye başlayan beş gencin bir gün içinde başından geçenleri anlatıyor.
Evet, öykünün tanıdık olduğunu zaten biliyordum. Ama en azından anlatımın bir nebze olsun filmi kurtaracağını zannederek ne kadar yanıldığımı görmüş oldum. Eğer ben bir film yapsaydım (ki çok kötü bir yönetmen olacağımı tahmin ediyorum) aynen böyle bir film çekerdim. Hadi iyi şeylerden başlayalım. Filmin “The Texas Chain Saw Massacre”ı andıran köhne havasının, kirli atmosferinin makul olduğu söylenebilir. Tüm olayların gündüz vakti ormanlık alanda geçmesi de bir tür yenilik olarak değerlendirilebilir. Oyunculuk orta karar; zaten kısa olan sürede karakterleri ne kadar tanıyabiliriz ki onlara boyut katabilelim? (Filmin asıl uzunluğu 70 küsür dakika; kalan dakikalar jenerikle geçiyor.)
Filmin ilk 40 dakikasında hiçbir şey olmuyor. Bu sürede gizemin yavaş yavaş açıklığa kavuşturulduğu sahnelerde yapılan montaj gerilimi tırmandıramıyor. Ondan sonra gerçekleşen ölümler yenilikçi değil, kansız ve hızlıya getirilmiş. Son zamanlarda Türk dizilerinde de çokça kullanılan omuz kamerasının anlamsız dairesel hareketleriyle verilmeye çalışılan aksiyon havası tatminden oldukça uzak bir efekt doğuruyor. Özellikle iki kişinin diyaloğunda, bir sağdan bir soldan çekim yapan kameralar arasındaki kesme montajlarda, karakterler durmadan yer değiştirdiğinden, devamlılık hataları oluyor. Karakter başını bir o tarafa yatırıyor bir bu tarafa. Saçlar bir o tarafa düşüyor, bir bu tarafa. Tek bir sahnede olsa tamam ama tüm filmde gözümüze çarpan bu devamlılık hataları insanı yoruyor. Acaba filmi amatör bir ruhla çekilmiştir diye mi yorumlamalıyız?
Onun dışında geri kalan her şey klişe! Birlik halinde kalmaları gerekirken önce ikili daha sonra tekli araştırma gruplarına ayrılan, katile bir darbe vurduktan sonra öldürmeden bırakıp giden, hatta elindeki tek silahı katilin yanında bırakan, ölen birinin ardından gerçekçi tepkiler veremeyen kurbanlar bir tarafa; ağır ağır takip ettiği halde çığlık atıp koşan kurbanlarına (bir şekilde) yetişen, kafasına defalarca kürek yediği hatta bıçaklandığı halde ölümsüzmüş gibi tekrar dirilen, hakkında yazılan kitabın basım ve dağıtım süreçleri boyunca durup, tam da kasabaya 5 genç geldiğinde faaliyete geçmeye karar veren katil diğer tarafa…
Ben bu filmi, seri haline gelecek yeni bir slasher furyasının hızla hayata geçirilmiş bir pilot bölümü olarak gördüm. Az değil, “Motel Hell”den fırlamış gibi duran, domuz maskeli yeni bir seri katilimiz var artık! İzlemek size kalmış.
Korkusitesi için yazan Murat ‘Wherearethevelvets’ Akçıl